Gıda Güvenliği Hareketi kurucularından ve Yeni Söz isimli Gazetenin köşe yazarlarından Kemal özer; www.kemalozer.com isimli kendisine ait sitesinde yayınladığı tuzla ilgili yazısında doğal tuzun önemine ve rafine tuzlarda kullanılan siyanürün insan sağlığı için ne denli zararlı olduğuna dikkat çekmektedir.
Sayın Özer “Seni Tuzlayan Senden Beter Olsun” başlıklı yazısında rafine tuzlarda kullanılan nemlenmeyi önleyici ve akışkanlık sağlayıcı kimyasal katkıların insanı tedricen nasıl zehirlediğine dikkat çektiği yazısında:
“Tuzsuz bir yaşam imkânsız mı? Elbette öyle!
Şimdiki yediklerimiz tuz mu? Elbette hayır!
Peki, ne yiyoruz? Pek tabiî ki siyanür!
Şaka yapmıyorum, resmen ‘siyanür’ yediriyorlar.
Tuz kaynakları çeşitli nedenlerle kirlenerek tuzun yapısı bozulabilir veya kirlenebilir. Tuzlarımızın çoğunda bunlarda var olabilir. Tek tek kaynak analizi yapmak gerek. Fakat biz bundan değil, insan eliyle eklenen siyanürden söz ediyoruz.
İyi ama insan tuza neden siyanür ekler? Devleti hazretleri buna izin verir mi?
Önce devletten başlayalım.
Tarım Bakanlığı 31.12.2008 tarihli ve 27097 sayılı resmi gazetede 2008/69 numaralı ‘Renklendiriciler Ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddeleri Tebliği’ adlı bir mevzuat yayınlar. Bu tebliğin ekinde şu tabloya yer veriliyor:
E 535 Sodyum ferrosiyanür
E 536 Potasyum ferrosiyanür
E 538 Kalsiyum ferrosiyanür Tuz ve tuz yerine geçen maddelere 20 mg/kg Susuz potasyum ferrosiyanür cinsinden tek başına veya birlikte
Aynı bakanlık resmi gazetenin 29.12.2011 tarih ve 28157sayılı nüshasında 1 Ocak 2013’den itibaren geçerli ‘Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’ yayınladı. Bu tablo yeni yönetmelikte de aynen yer aldı.
Üretici mevzuatın yani devletin izniyle ürettiği sofra tuzunun her 1 kg’na 20 mg kadar; E535’, E536 veya E538’den yani Sodyum, potasyum veya kalsiyumun siyanür’ünden ekleyebilir.
Sakın ekliyor olmasınlar?
Tamda korktuğunuz gibi. Hangi tuz markasına el atsanız, E536’nın eklendiğini görüyorsunuz. İnanmayan bir markete girip tuzların etiketini okusun. Bizim eve bu tür kanserojen tuzların girmesi yasak olduğu için, dün bazı marketlere gidip birçok markadan 1 kg’lık numune satın aldım. Hepsinin etiketinde E536 mevcut. Ancak ilginçtir, isimleri mevzuatta ifade edildiği gibi yazılmamış.
Mesela bir marka ‘Silisyum dioksit E536 yazmış’, diğeri ‘topaklanmayı önleyici madde E536’ yazmış. Diğer bir marka ise topaklanmayı önleyici madde E536 yazmış, ama önüne ‘20 mg/kg’ ibaresi eklemiş.
Bu madde nedir?
Potasyum/Sodyum/Kalsiyum ferrosiyanürler, ileri derecede toksik/zehirli bir maddedirler. Bu zehir; asitler ve oksitleyici maddelerle reaksiyona girerek parçalanır ve yine üst düzey toksik bir madde olan Hidrojen Siyanüre (HCN) dönüşürler. Bu sayede kanın oksijen taşıma miktarını azaltırlar.
E535 Sodyum Ferrosiyanür, E524 Sodyum Hidroksit’ten,
E536 Potasyum Ferrosiyanür, E525 Potasyum Hidroksit’ten,
E538 Kalsiyum Ferrosiyanür, E526 Kalsiyum Hidroksit’ten elde edilir.
Çok farklı amaçlarla farklı ürünlerde kullanılan bu toksik/zehirli maddelerin ağız, boğaz ve midede yanmalarına, gırtlak zedelenmesine, iç kanamalara, baş dönmesine, alerjik reaksiyonlara hatta beyin kanamalarına bile yol açtığı biliniyor. Özellikle bebekler ve çocuklar için tehlike çok daha büyük.
FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) bu maddelerin gıda katkı maddesi olarak kullanımını yasaklanmıştır.
Ülkemizde bu ürünler serbest, serbest olmasına da, tuzda bu ne amaçla kullanılır? Sadece tozda topaklamayı engellemek için. Yani tuz kolay aksın diye. Eskiden evlerde veya lokantalarda tuzların içine pirinç veya nohut gibi tahıllar/bakliyatlar konularak akışkanlık sağlanırdı. Şimdi ise zehir konuyor.
Bir zamanlar bir tuz markasının reklamı vardı: ‘… tuz akar akar’ diye. Şimdi ise tuzlar rahat akar ama bizde ölüyoruz. Bakanlıklarımız ise tuzumuzu zehirlemekle meşgul.
Ne diyelim, Allah hepimize akıl fikir ihsan etsin. Ama idarecilerimiz, üreticilerimiz ve akademisyenlerimize daha fazla… (Âmin)” şeklinde konu ile ilgili okuyucularını bilgilendirmektedir.
Yazının tamamı ilgili siteden okuyabilirsiniz.
Bir yanıt bırakın